Korsandan Uzak Durmanın Maliyeti

Yıllar yıllar önce bir mp3’ün inmesi için 15 dakika beklenen dönemde; bu yapılanın yanlış olduğuna dair pek bir düşünce yoktu. Dile getiriliyordu ancak herkesin vicdanı rahattı. Çünkü bolca bahanemiz vardı. En başta fiyatlar. Orijinal bir müzik, film ya da oyunun fiyatı yüksekti. Üstelik bu tür eğlenceye “para” ödeyecek kadar da zengin değildik. Hele hele bir yazılıma para ödemek büyük ahmaklıktı. Diğer bir bahane de bu içerikleri üretenlerin aslında çok zengin olduğu, mp3 indirmenin bir sanatçıya hiç zararı olmayacağı gibi söylemler idi. Bu konuda South Park‘ın Christian Rock Hard adlı bölümünü hiç unutmam. Bir FBI ajanı, illegal şekilde mp3 indiren çocuklara bu yaptıklarının zengin ünlüleri nasıl etkilediğini esprili bir dille anlatıyordu.

Bir kaç yıldır tüm yaşamımdan korsanı çıkarmaya çalışıyorum. Gençlik döneminde ücretsiz her şey tatlı geliyor. Ancak yaş ilerledikçe kullandığım her şeyde bir emek olduğunu düşünerek karşılığını vermeye çalışıyorum. Nasıl yapılır, maliyeti nedir bundan bahsedelim.

MÜZİK

Müzik günümüzdeki en ucuz eğlence. Çünkü artık her beğendiğimiz sanatçının albümünü tek tek almak zorunda değiliz. Tüm şarkıların telifini alıp bize uygun bir abonelik ücreti ile sunan firmalar var. Ben Spotify kullanıyorum. Aylık ücreti 9.99 TL (Ocak 2017). 30 günlük de ücretsiz deneme süresi var. Spotify’ye üye olarak evde, yolda, işte her yerde çok uygun bir fiyata hemen hemen arzu edilen her müziğe ulaşım mümkün. Bir diğer müzik portalı da Deezer. Yine aylık 9.99 TL karşılığında ve 30 gün ücretsiz deneme süresi ile Deezer da kullanılabilir.

Bu iki firma müzik ihtiyacını gidermek için fazlasıyla yeterli. Daha amatör ya da popüler olmamış tatlar ararsanız Soundcloud bu konuda lider. Bunun ötesinde artık Youtube’da her şarkıyı bulabilirsiniz. Kısacası bu devirde mp3 indirmek de cd almak da anlamsız. Napster demeden geçmeyeyim. Napster

SİNEMA – TV

Çok daha eskilerden babam VHS kaset kiralardı. Ben çok izleyemedim ama annemin anlattığına göre günde 3-4 kaset alırmış. Daha sonraları vcd’ler çıktı. Daha iyi görüntü kalitesi vadediyordu. Vcd’leri dvd’ler, dvd’leri blu-ray’ler takip etti. Sonunda müzik sektöründe de olduğu gibi bu maliyetli işten vazgeçildi, tüm içerik dijital ortama aktarıldı. Aslında vazgeçildi yanlış bir kelime hâla üretiliyor. Ancak bunları hâla alan var mı bilmiyorum. Artık filmleri, dizileri internet üzerinden izliyoruz.

Geçen sene Netflix, Türkiye pazarına girdi. İçerik olarak kimseyi tatmin edemedi ancak bir yerlerden başlamak gerekiyor. Buradaki önemli nokta Netflix’in bir piyasa yaratmasıydı. Şimdilik elimizde Netflix alternatifi iki platform var: BluTV ve Puhu Tv. Netflix’in şu an temel paketi aylık 15,99 TL (Ocak 2017). Fakat daha avantajlı paketi 27,99 TL olan Standart Paket. İki kişi aynı anda kullanabiliyor ve içerikleri HD izleme imkanı sağlıyor. Netflix’i ilk ayı ücretsiz. Bu süre aralığında herhangi bir gün iptal ederseniz ücret alınmıyor. Bir diğer platform olan BluTV aylık 9.90 TL. İlk ay ücretsiz. Puhu Tv ise şu an tamamen ücretsiz ve ağırlıklı olarak yerli yapımlardan oluşuyor.

Tabi ki bir de Youtube kanalları var. Yapım firmaları youtube kanalı açıp klasik Türk filmlerini buradan yayınlıyorlar. Örneğin Arzu Film‘in eski komedi filmlerini bulabileceğiniz bir kanalı var.

OYUN

Eskiden korsan oyun almanın kötü yanı; Pes 3 diye aldığınız cd’nin Office çıkma olasılığı idi. Kapağında yazan oyunla açtığınızda karşınıza çıkan bambaşka olabiliyordu. Yolda açılmış tezgahtan almak en kötüsü. Adamı bir daha göremeyeceğiniz için değişme şansınız da kalmıyordu. Yasalara sadık bir birey olarak hiç böyle şeyler yapmadım.

Yıllar sonra Lord Gaben bize Steam‘i sundu ve oyun dünyası bambaşka bir evrene dönüştü. Sanal marketler ardı ardına açıldı. Bugün elimizde origin, gog, uplay, humblebundle gibi bir çok yasal market var. Üstelik bir çok oyunu elimizi cebimize atmadan bile oynama şansımız var. Yılın belli dönemlerinde yapılan indirimlerle artık “oyun almak” “oyun oynamaktan” daha çok tutulan bir hobi. Kime sorsanız oyun kütüphanesinde yüzlerce oyunun olduğunu ancak en fazla 3-5 tanesini oynadığını söyleyecektir.

YAZILIM

Korsanın zırt dediği nokta yazılımda. İnsanlar ilginçtir yazılıma para vermeyi boşa harcanan para olarak düşünüyorlar. Hatta yazılımcının parayı hak etmediğini düşünüyorlar. Açıkça söyleyeyim oyun sektöründen sonra -ki onlar da yazılım sektöründe aslen- yukarıda saydığım kategorilerde en çok parayı hak eden yazılımcılardır. Bilhassa bu adamların emeğinin karşılığı verilmeli.

Son 5 yılda çok şey değişti. Artık kimse bilgisayarına tonlarca program yüklemiyor. Çünkü artık ihtiyacımız olan tek şey bir tarayıcı. Çünkü artık devir web application devri. Artık verileri bilgisayarımızda tutmaya gerek yok. Her şey sunucularda güvenli bir şekilde saklanıyor (bunu inanarak söylemiyorum).

Bence yazılım mevzusundaki asıl sıkıntı Windows. Her işlemi onun üzerinde yapıyoruz ama yine bize en çok maliyeti çıkaran ürün de Windows. Bu konuda karşımıza kutulu ürün vs oem seçeneği çıkıyor. Oem ürünler sadece tek bir bilgisayarda kullanılabiliyor. Kutulu ürünleri ise bilgisayarınızı değiştirdiğinizde yeni bilgisayara da kurabiliyorsunuz. Dolayısı ile kutulu ürünler daha pahalı oluyor. Bugün Windows mağazasında kutulu Windows 10 Ev sürümü 479,99 TL.

Windows alternatifi Linux ise son kullanıcıya uygun bir ürün değil. Uygun arayüzleri olsa dahi yılların alışkanlığından vazgeçmek kolay olmuyor. Bazı handikapları da mevcut. Örneğin her oyun linux için yazılmıyor. Dolayısı ile Windows’dan vazgeçerken başka şeylerden de vazgeçmek gerekiyor.

SONUÇ

Tüm bu incelemelerin ardından bir maliyete ulaşırsak.

Aylık müzik/film maliyeti tercihe göre 20 TL ile 40 TL arasında değişir. Eğer oyun oynayan biriyseniz esnek bir bütçe ile yine misal aylık 25 TL oyuna ayırabilirsiniz. Dolayısı ile aylık eğlence maliyetiniz 45 TL ile 65 TL arasında olur. Yazılım konusunda orijinal windows’un dışında hiç bir ek maliyet yoktur. Çünkü her ücretli yazılımın ücretsiz bir alternatifi vardır. Alternativeto.net adlı siteye ücretli yazılımın adını yazıp ücretsiz ya da daha ucuz muadillerini bulabilirsiniz.

Korsandan vazgeçmenin belki de tek dezavantajı film ve dizilerde ortaya çıkıyor. Maalesef her diziye ya da filme yasal olarak erişim şansı yok. Bazı diziler normal sezonlarından daha geride kalıyor. Bu durumlarda korsana başvurmak kaçınılmaz oluyor. Soru şu ki zaten erişim şansının olmadığı bir içeriği korsan elde etmek onun pazar değerini düşürür mü?

İçeriklere, eserlere yasal olmayan yollardan erişmek zahmetli ve riskli. Kaçınılmaz olmadığı sürece bu devirde korsan içerikle uğraşmak anlamsız. Özellikle müzik ve oyun konusunda bu kadar uygun pazar koşulları varken kesinlikle yasal platformlardan vazgeçilmemeli. Hem bilgisayarınız hem de vicdanınız rahat olur.

Şu yazılar da ilginizi çekebilir...

Bir Cevap Yazın